Doğum Günü Hırsızı Tiyatro Oyunu
‘Doğum Günü Hırsızı’ adlı tiyatro oyunum İlkokul seviyesindeki çocuklar için hazırlanmıştır.

HEDEF KİTLE: İlkokul.
TEMA: İyilik iyi insanlarla, kötülük kötü insanlarla büyür ve gelişir.
KARAKTERLER: Hırsız, Can, Can’ın 1. Arkadaşı, Can’ın 2. Arkadaşı, Polis Baba, Anne
PERDE: Perde 1 Sahne 1
CANIN ARKADAŞLARI: İyi ki doğdun Can. İyi ki doğdun Can.
HIRSIZ: Bu ne ya.
CANIN ARKADAŞLARI: İyi ki doğdun Can. İyi ki doğdun Can.
HIRSIZ: Ya şansa bak. Işıklar kapalı diye bu eve girelim dedik. Evde doğum günü partisi
varmış. Ama evde baya iyiymiş. Buradan bana baya ganimet çıkar. Bi de üstüne pasta yerim.
Ha ha hahhahah.
CAN: Arkadaşlar çok mutlu ettiniz beni. Hepinizi çok seviyorum. (Seyircileri de işaret
ederek) Bu kadar çok sevenimin olması inanın çok güzel bir duygu.
HIRSIZ: Mıy mıy mıy. Mutluymuşşşş. Seviyormuşşşşşşş. Ne çok seveni varmışşşşşşş. Cins
ya bu. Babası da bunun cinsti. Ya ben bunun babasını tanımıyorum ama hahah hah ha. Ya ben
ne komik adamım. Ama kesin cinstir.
CAN: Canım arkadaşlarım hoş geldiniz. Annem ve babam bu yıl doğum gününü nasıl
kutlamak istersin diye sormuşlardı. Ben de onlara bu yıl doğum günümü kendim organize
etmek istiyorum dedim. Sağ olsunlar kabul ettiler. Bugün evi bana bıraktılar, bize bıraktılar.
Bana bu fırsatı verdiler.
HIRSIZ: Hey Allahım ya. Şuna bak kafa buluyor benle. Beni burada iyice çatlatacak. Böyle
anlayışlı annen baban var diye hava atmak zorunda mısın kardeşimmmm! Kabul, bizimkiler
böyle değildi. İki tokatla tüm işlerini görüyorlardı ama ne yapalım malzeme bu. Bizim
çocukluğumuz sorunlu geçti diye havamı atacaksın bana dümbelek. Bitsin şu parti de kalan
pastanın hepsini bitirmezsem görürsünüz. Masayı bile yiyeceğim.
CAN: Arkadaşlar iyi ki sizin gibi arkadaşlarım var. Kendimi sayenizde o kadar huzurlu ve
güçlü hissediyorum ki anlatamam.
HIRSIZ: Bu ne ya arkadaşlar da arkadaşlar. Hiç arkadaş görmedik sanki. Dünyanın en iyi
arkadaşları sende sanki. Hiç unutmam bir keresinde benimde çok iyi arkadaşım olmuştu. O da
dünyanın en iyi arkadaşıydı. Hatta bir keresinde çukulatamın yarısını onunla paylaşmıştım.
Tabii büyük parçayı ben yemiştim. Hahh hahh ha. O kadar da arkadaş değiliz tabi…
CAN: Sizler benim canımsınız. Bu doğum günü benim için asla unutulmayacak. Hepinizi çok
seviyorum
BİRİNCİ ARKADAŞ: Biz de seni çok seviyoruz Can.
İKİNCİ ARKADAŞ: Sen de bizim için çok değerlisin.
HIRSIZ: Ayyyyyy, içim eridi artık senin bu sevgi sözcüklerinden. Kremaya döndü,
muhallebi oldu, yalancı tavukgöğsü oldu ya yeter sus artık! Hırsızlıktan istifa edeceğim. Ühü
ühü ühüüü (Çekiştirmekten yüzündeki çorap yırtılır.)
Tüh çorapta gitti napçam şimdi aaa doğru ya diğer tarafını takarım.
(Çorabı yüzünden çıkarır. Diğer tarafını yüzüne geçirir.)
CAN: Canım arkadaşlarım çok güzel bir parti olacak sayenizde. Sizler buradasınız en
sevdiğim arkadaşlarım. Yanımdasınız.
HIRSIZ: Bu hakikaten bana cinslik yapıyor. Sanki burada olduğumu biliyor ya çıldıracağım.
(Yüzündeki çorabı çekiştirecekken) Aman daha fazla çekiştirmemeliyim. Bunu da yırtarsam
başka çorap yok. Keşke kadınların altı bacağı olsaydı. Korkmadan daha fazla çorap
yırtabilirdim. Sakin olayım.
BİRİNCİ ARKADAŞ: Elbette bu özel günde seninle olacağız. Senin gibi arkadaşımız
olduğu için asıl biz çok şanslıyız.
İKİNCİ ARKADAŞ: Doğum gününü kendin hazırlaman ne güzel! Ben de aileme
anlatacağım bunu.
CAN: Canım arkadaşlarımla bir yaşıma daha giriyorum. Mutlu bir şekilde.
HIRSIZ: Canım arkadaşlarım da canım arkadaşlarım sıktın be Caaannnnn! (Yine yüzündeki
çorabı çekiştirmeye başlar) Çekiştirme çekiştirme! Bu da yırtılırsa bir de gidip bu evin
çekmecelerinden çorap çalmak zorunda kalacaksın. ! Oysa senin hedefin hediye kutusu! En
iyisi Can’ı duymamak. La laaaa lala lalalaaaa lala lalaaaaaaa
CAN: Bir ses duydunuz mu (Arkadaşları şaşkın etraflarını dinlemeye çalışırken) şarkı
söylüyor sanki. Duyuyor musunuz kuşlar bile doğum günümü kutluyor. Ne kadar güzel!
HIRSIZ: Aaaa canım benim sesimi beğendi ay gidip şarkı mı söylesem ne! (Seyircilere
dönerek) Bu çocuğun kalbini kıranın kalbini kırarım ona göre! Sesimi beğendi bugüne
bugün.
CAN: Karga bile olsa benim doğum günümde şarkı söylemeleri gerçekten çok ince bir
davranış.
HIRSIZ: (Olduğu yerde yere düşer.) Karga senin babandır! Daha ne kadar sürecek bu parti.
Sesimi de beğenmedi bu çocuk. Müzik kariyerim de başladığı gibi bitti. Karga ha alacağın
olsun Can. Üstüne üstlük popom da acıdı. Bütün hediyeleri alacağım Can. Görürsün sen.
CAN: Arkadaşlar hepinizin çikolatalı pastayı daha çok seveceğinizi düşündüğüm için pasta
bol çikolatalı hazırlandı. Birazdan pasta yemek için yemek odasına geçeriz. Parti bitmedi
daha. Uzun bir parti olacak.
HIRSIZ: Uzun mu? Ya arkadaş deli misiniz. Doğum günü partisi uzun mu olurmuş.
Hediyeler verilir pasta yenilir. Pastanın kalan kısmı bana bırakılır. Değerli eşyalarla birlikte
hediyeler çalınır ve doğum günü biter. Bu kadar kötü bir doğum günü görmedim arkadaş.
CAN: Aslında var ya doğum günü bahane. İnsan en güzel gününü, en sevdiği insanlarla
birlikte geçirmek istiyor. Birlikte eğlenmek, birlikte gülmek, paylaşmak. Doğum günü
bahane.
HIRSIZ: Yeter kardeşim, Yeter. İlla güzel cümleler kuracak. Güzel cümleleri de geçtim
papağan gibi tekrarlıyor. Sıcak bile bu kadar bunaltmaz insanı. Ay fenalık geldi! Hediyeler
işte bu günün anlamı.. Pasta işte. Yoksa senin bu cıvık sevgi sözcüklerine katlanır mıyım ben!
CAN: Hadi biraz dans edelim arkadaşlar.
(Müzik eşliğinde dans ederler. Balonlar fırlatılır. Hırsız da bulunduğu yerden dansaeşlik eder. Müzik biter.)
HIRSIZ: Oh be bedavadan bana da eğlence çıktı. Kendime geldim. Güzel de dans ediyorum.
Can görseydi kıskanırdı kesin. İki sallanmayla dans ettiğini sanıyor, beceriksiz. Yok, ailem
bana doğum günümü nasıl geçirmek istermişim demiş yok kendim düzenledim doğum
günümü. Yahu ailen seni belli ki beceriksiz bulmuş biraz bir şeyleri öğren diye uğraşmış. Ha
ha haaa bu da kalkmış kendini bir şey sanmış! Te alam ya! Millet sıkıldı sıkıldı sen buna
inanmak istemiyorsun Can. Kabul et sıkıcısın sen.
BİRİNCİ ARKADAŞ: Can bugüne kadar katıldığım en eğlenceli partilerden birisi senin
partin. Çok güzel hazırlanmışsın.
İKİNCİ ARKADAŞ: Gerçekten Can. Sevgini katmışsın bu partiyi hazırlarken.
CAN: Böyle düşünmenize çok sevindim. Sizinkinin daha da güzel olacağından eminim.
HIRSIZ: Şu çocuklara üzülüyorum ya sıkıldılar ama sıkıldık diyemiyorlar. Çok beğendik
diyorlar. Bir an önce pastamızı yesek de hediyemizi verip evimize gitsek diyorlar ama Can
gözünü karartmış görmüyor çocukların halini.
CAN: Arkadaşlar mutfakta masa hazır. Artık pastamızı yemeğe geçebiliriz.
HIRSIZ: Nihayet ya iki buçuk saat olmuş ortada pasta yok. O çocukların aklında pasta vardı
sürekli ama sen süründürdün burada bunları. Ne acımasız, ne zalim bir çocukmuşsun sen.
Neyse mutfaktan bi çıkın da bir ara ben de geçer yerim o güzelim çikolatalı pastadan. Hemen
açılışta mumları söndürdüğün gibi dağıtsaydın şimdiye kadar on kere gidip çalmıştım dilim
dilim o pastadan. Offff. Offff.
BİRİNCİ ARKADAŞ: Can babanlar da yetişir değil mi?
CAN: Evet yetişirler. Sizleri de görmüş olurlar.
İKİNCİ ARKADAŞ: Can senin baban polis değil mi?
CAN: Evet evet polis.
HIRSIZ: Polis mi neee polisss ha (Yine yere düşer, yere düşmesinden kısa bir süre sonra
telefonu çalar.) Aloooooo. Anacığımmm, canım annemmm. Nasılsın. Hayırsız mı. Niye hayırsız
oluyorum anne. Sadece üç yıldır aramıyorum. Sende beni ahırda iki gün unutmuştun. Anne
niye kızıyorsun iki ile üç arasında sadece bir var. İşlerim yoğun. Biraz rahatlayayım söz iki
senede bir arayacağım seni. Aferin mi diyosun bana. En son 9 yaşındayken aferin demiştin.
Evet anneciğim seni de özledim aferini de özledim. Az önce duyduğum için aferini artık
özlemiyorum, sadece seni özlüyorum. Sen bana iş yaptırmayı mı özledin, doğrudur
anneciğim. En azından her zaman açık sözlü bir annem oldu benim. Öptüm annem ellerinden
öptüm. Güle güle! Güle güle! Ohhh be nihayet kapattı. Bi bu eksikti. Allahtan çocuklar
mutfakta beni duymadılar. Yoksa hırsız var diye bağırıp dururlardı şimdi. Neyse geçti. Geçse
ne olacak babası polissssss! Bi çare düşünmem lazım.
(Telefon çalar. Bu kez arayan hırsızın kız arkadaşıdır.)
HIRSIZ: (Telefonu açmadan önce) Bu ne ya. (Telefonu açar.) Aşkım nasılsın. Haklısın
bugün seni hiç aramadım. Çünkü çünkü ben iş görüşmesindeyim, evet yöneticilik için
başvurdum. Ne yönetimi mi pasta yönetimi. Pasta yapanları yöneteceğim. Sen de mi
başvurmak istiyorsun. Olur, tabi canım neden olmasın. Krema bölümü müdürlüğü için de alım
var galiba ama önce bir sorayım ben sana dönerim. Hoşça kal. Öptüm. Offff. Yeter aramayın.
Ya ben işe koyulayım.
(Çuvalını açar ve etrafta değerli gördüğü şeyleri toplamaya başlar.)
HIRSIZ: Acaba salonu geri dönerler mi hemen. Bu arada pastayı bitirecekler herhalde. Eğer
bütün pastayı bitirirlerse ve ben bir parça bile yiyemezsem bir daha konuşmam valla onlarla.
Zaten terbiye görmedikleri her hallerinden belli. Acaba pasta ve hediyeleri almadan mı
çıksam. Babası da polismiş.
(Can ve iki arkadaşı salona gelirler.)
BİRİNCİ ARKADAŞ: Pasta gerçekten muhteşemdi. Benim doğum günüm için de aynı
yerden sipariş edelim pastayı Can. Telefonunu alayım senden.
İKİNCİ ARKADAŞ: Can çok şanslısın. Kendi doğum gününü çok güzel düzenledin. Ve her
şey yolunda gitti. Senin adına çok sevindim arkadaşım.
BİRİNCİ ARKADAŞ: Benim doğum günümün düzenlemesini de sana bırakacağım Can ona
göre.
(Gülüşmeler.)
CAN: Seve seve yaparım ben bu işi çok sevdim zaten
İKİNCİ ARKADAŞ: İnsan bir işi severek yapınca her şey yolunda gidiyor. Ve güzel işler
ortaya çıkıyor.
CAN: Her şeyin özü sevgi haklısın.
HIRSIZ: Bunlar ne yapıyor böyle. Arkadaşları da coştu övgü üzerine övgü. Beni
tanımadıklarından oluyor bunlar böyle. Tanısalar. Can’ı mı beni mi överler? Tabi ki de beni.
Bir doğum gününün bitmesini saatlerce beklemek kaç kişi başarabilir bunu kaç kişi sorarım!
BİRİNCİ ARKADAŞ: Can seni görmek seninle bu güzel günde birlikte olmak bizim için de
çok keyifliydi. Arkadaşım bu hediyeyi güzel günlerde kullanman dileğiyle.
(Hediyeyi alır Can. Sarılırlar. )
İKİNCİ ARKADAŞ: Bu da benim hediyem arkadaşım iyi ki senin gibi bir arkadaşımız var.
Nice yıllara. Doğum günün kutlu olsun.
(Hediyeyi alır Can. Sarılırlar. Telefon çalar. Can telefonu açar.)
CAN: Evet baba. Tamam baba. Görüşürüz baba. Az önce babam aradı arkadaşlar.
Yoldaymışlar geliyorlar.
İKİNCİ ARKADAŞ: Güzel haber.
HIRSIZ: Ne güzel haberi ya felaket. Onlar gelmeden şu hediyeleri ve pastayı, tabi kaldıysa
alıp kaçmalıyım.
İKİNCİ ARKADAŞ: Bize silahını gösterir umarım baban.
CAN: Gösterir tabi. Ama dokunmanıza izin vermez sadece.
BİRİNCİ ARKADAŞ: Haklı tabi.
CAN: Çok az kaldı. Gelmek üzereler. İsteseniz odama geçip yeni aldığım kitabı göstereyim
size. Mutlaka okumalısınız zaten. İnsan okudukça insan olduğunu fark ediyor. Gelişmek, yeni
bir şeyler öğrenmek gibisi yok.
BİRİNCİ ARKADAŞ: Harika konuştun.
İKİNCİ ARKADAŞ: Aynen.
(Sahneden çıkarlar, hırsız salona girer. Hediyeleri ve etraftaki değerli şeyleri toplamaya başlar.)
HIRSIZ: Ya baba da geliyormuş. (Seyircilere dönerek) Ne yapacağım şimdi. Ya bu
hediyeleri almadan da gitmek istemiyorum. Acele etmeliyim.
(Can’ın babası kapıyı açar ve salonu hırsızın olduğu odaya girer.)
CAN’IN BABASI: Biz geldik.
(Aynı anda Can ve arkadaşları odaya girer.)
CAN: Hoş geldin babaaaaaaaaaaaaa
(Herkes hırsızı görür.)
BABA: Dur polis eller yukarı.
HIRSIZ: Yuh be pastayı da yiyemedik. (Bayılır.)