Doğum Günü Hırsızı Tiyatro Oyunu

23.05.2024
120

‘Doğum Günü Hırsızı’ adlı tiyatro oyunum İlkokul seviyesindeki çocuklar için hazırlanmıştır.

HEDEF KİTLE: İlkokul.

TEMA: İyilik iyi insanlarla, kötülük kötü insanlarla büyür ve gelişir.

KARAKTERLER: Hırsız, Can, Can’ın 1. Arkadaşı, Can’ın 2. Arkadaşı, Polis Baba, Anne

PERDE: Perde 1 Sahne 1

CANIN ARKADAŞLARI: İyi ki doğdun Can. İyi ki doğdun Can.

HIRSIZ: Bu ne ya.

CANIN ARKADAŞLARI: İyi ki doğdun Can. İyi ki doğdun Can.

HIRSIZ: Ya şansa bak. Işıklar kapalı diye bu eve girelim dedik. Evde doğum günü partisi

varmış. Ama evde baya iyiymiş. Buradan bana baya ganimet çıkar. Bi de üstüne pasta yerim.

Ha ha hahhahah.

CAN: Arkadaşlar çok mutlu ettiniz beni. Hepinizi çok seviyorum. (Seyircileri de işaret

ederek) Bu kadar çok sevenimin olması inanın çok güzel bir duygu.

HIRSIZ: Mıy mıy mıy. Mutluymuşşşş. Seviyormuşşşşşşş. Ne çok seveni varmışşşşşşş. Cins

ya bu. Babası da bunun cinsti. Ya ben bunun babasını tanımıyorum ama hahah hah ha. Ya ben

ne komik adamım. Ama kesin cinstir.

CAN: Canım arkadaşlarım hoş geldiniz. Annem ve babam bu yıl doğum gününü nasıl

kutlamak istersin diye sormuşlardı. Ben de onlara bu yıl doğum günümü kendim organize

etmek istiyorum dedim. Sağ olsunlar kabul ettiler. Bugün evi bana bıraktılar, bize bıraktılar.

Bana bu fırsatı verdiler.

HIRSIZ: Hey Allahım ya. Şuna bak kafa buluyor benle. Beni burada iyice çatlatacak. Böyle

anlayışlı annen baban var diye hava atmak zorunda mısın kardeşimmmm! Kabul, bizimkiler

böyle değildi. İki tokatla tüm işlerini görüyorlardı ama ne yapalım malzeme bu. Bizim

çocukluğumuz sorunlu geçti diye havamı atacaksın bana dümbelek. Bitsin şu parti de kalan

pastanın hepsini bitirmezsem görürsünüz. Masayı bile yiyeceğim.

CAN: Arkadaşlar iyi ki sizin gibi arkadaşlarım var. Kendimi sayenizde o kadar huzurlu ve

güçlü hissediyorum ki anlatamam.

HIRSIZ: Bu ne ya arkadaşlar da arkadaşlar. Hiç arkadaş görmedik sanki. Dünyanın en iyi

arkadaşları sende sanki. Hiç unutmam bir keresinde benimde çok iyi arkadaşım olmuştu. O da

dünyanın en iyi arkadaşıydı. Hatta bir keresinde çukulatamın yarısını onunla paylaşmıştım.

Tabii büyük parçayı ben yemiştim. Hahh hahh ha. O kadar da arkadaş değiliz tabi…

CAN: Sizler benim canımsınız. Bu doğum günü benim için asla unutulmayacak. Hepinizi çok

seviyorum

BİRİNCİ ARKADAŞ: Biz de seni çok seviyoruz Can.

İKİNCİ ARKADAŞ: Sen de bizim için çok değerlisin.

HIRSIZ: Ayyyyyy, içim eridi artık senin bu sevgi sözcüklerinden. Kremaya döndü,

muhallebi oldu, yalancı tavukgöğsü oldu ya yeter sus artık! Hırsızlıktan istifa edeceğim. Ühü

ühü ühüüü (Çekiştirmekten yüzündeki çorap yırtılır.)

Tüh çorapta gitti napçam şimdi aaa doğru ya diğer tarafını takarım.

(Çorabı yüzünden çıkarır. Diğer tarafını yüzüne geçirir.)

CAN: Canım arkadaşlarım çok güzel bir parti olacak sayenizde. Sizler buradasınız en

sevdiğim arkadaşlarım. Yanımdasınız.

HIRSIZ: Bu hakikaten bana cinslik yapıyor. Sanki burada olduğumu biliyor ya çıldıracağım.

(Yüzündeki çorabı çekiştirecekken) Aman daha fazla çekiştirmemeliyim. Bunu da yırtarsam

başka çorap yok. Keşke kadınların altı bacağı olsaydı. Korkmadan daha fazla çorap

yırtabilirdim. Sakin olayım.

BİRİNCİ ARKADAŞ: Elbette bu özel günde seninle olacağız. Senin gibi arkadaşımız

olduğu için asıl biz çok şanslıyız.

İKİNCİ ARKADAŞ: Doğum gününü kendin hazırlaman ne güzel! Ben de aileme

anlatacağım bunu.

CAN: Canım arkadaşlarımla bir yaşıma daha giriyorum. Mutlu bir şekilde.

HIRSIZ: Canım arkadaşlarım da canım arkadaşlarım sıktın be Caaannnnn! (Yine yüzündeki

çorabı çekiştirmeye başlar) Çekiştirme çekiştirme! Bu da yırtılırsa bir de gidip bu evin

çekmecelerinden çorap çalmak zorunda kalacaksın. ! Oysa senin hedefin hediye kutusu! En

iyisi Can’ı duymamak. La laaaa lala lalalaaaa lala lalaaaaaaa

CAN: Bir ses duydunuz mu (Arkadaşları şaşkın etraflarını dinlemeye çalışırken) şarkı

söylüyor sanki. Duyuyor musunuz kuşlar bile doğum günümü kutluyor. Ne kadar güzel!

HIRSIZ: Aaaa canım benim sesimi beğendi ay gidip şarkı mı söylesem ne! (Seyircilere

dönerek) Bu çocuğun kalbini kıranın kalbini kırarım ona göre! Sesimi beğendi bugüne

bugün.

CAN: Karga bile olsa benim doğum günümde şarkı söylemeleri gerçekten çok ince bir

davranış.

HIRSIZ: (Olduğu yerde yere düşer.) Karga senin babandır! Daha ne kadar sürecek bu parti.

Sesimi de beğenmedi bu çocuk. Müzik kariyerim de başladığı gibi bitti. Karga ha alacağın

olsun Can. Üstüne üstlük popom da acıdı. Bütün hediyeleri alacağım Can. Görürsün sen.

CAN: Arkadaşlar hepinizin çikolatalı pastayı daha çok seveceğinizi düşündüğüm için pasta

bol çikolatalı hazırlandı. Birazdan pasta yemek için yemek odasına geçeriz. Parti bitmedi

daha. Uzun bir parti olacak.

HIRSIZ: Uzun mu? Ya arkadaş deli misiniz. Doğum günü partisi uzun mu olurmuş.

Hediyeler verilir pasta yenilir. Pastanın kalan kısmı bana bırakılır. Değerli eşyalarla birlikte

hediyeler çalınır ve doğum günü biter. Bu kadar kötü bir doğum günü görmedim arkadaş.

CAN: Aslında var ya doğum günü bahane. İnsan en güzel gününü, en sevdiği insanlarla

birlikte geçirmek istiyor. Birlikte eğlenmek, birlikte gülmek, paylaşmak. Doğum günü

bahane.

HIRSIZ: Yeter kardeşim, Yeter. İlla güzel cümleler kuracak. Güzel cümleleri de geçtim

papağan gibi tekrarlıyor. Sıcak bile bu kadar bunaltmaz insanı. Ay fenalık geldi! Hediyeler

işte bu günün anlamı.. Pasta işte. Yoksa senin bu cıvık sevgi sözcüklerine katlanır mıyım ben!

CAN: Hadi biraz dans edelim arkadaşlar.

(Müzik eşliğinde dans ederler. Balonlar fırlatılır. Hırsız da bulunduğu yerden dansaeşlik eder. Müzik biter.)

HIRSIZ: Oh be bedavadan bana da eğlence çıktı.  Kendime geldim. Güzel de dans ediyorum.

Can görseydi kıskanırdı kesin. İki sallanmayla dans ettiğini sanıyor, beceriksiz. Yok, ailem

bana doğum günümü nasıl geçirmek istermişim demiş yok kendim düzenledim doğum

günümü. Yahu ailen seni belli ki beceriksiz bulmuş biraz bir şeyleri öğren diye uğraşmış. Ha

ha haaa bu da kalkmış kendini bir şey sanmış! Te alam ya! Millet sıkıldı sıkıldı sen buna

inanmak istemiyorsun Can. Kabul et sıkıcısın sen.

BİRİNCİ ARKADAŞ: Can bugüne kadar katıldığım en eğlenceli partilerden birisi senin

partin. Çok güzel hazırlanmışsın.

İKİNCİ ARKADAŞ: Gerçekten Can.  Sevgini katmışsın bu partiyi hazırlarken.

CAN: Böyle düşünmenize çok sevindim. Sizinkinin daha da güzel olacağından eminim.

HIRSIZ: Şu çocuklara üzülüyorum ya sıkıldılar ama sıkıldık diyemiyorlar. Çok beğendik

diyorlar. Bir an önce pastamızı yesek de hediyemizi verip evimize gitsek diyorlar ama Can

gözünü karartmış görmüyor çocukların halini.

CAN: Arkadaşlar mutfakta masa hazır. Artık pastamızı yemeğe geçebiliriz.

HIRSIZ: Nihayet ya iki buçuk saat olmuş ortada pasta yok. O çocukların aklında pasta vardı

sürekli ama sen süründürdün burada bunları. Ne acımasız, ne zalim bir çocukmuşsun sen.

Neyse mutfaktan bi çıkın da bir ara ben de geçer yerim o güzelim çikolatalı pastadan. Hemen

açılışta mumları söndürdüğün gibi dağıtsaydın şimdiye kadar on kere gidip çalmıştım dilim

dilim o pastadan. Offff. Offff.

BİRİNCİ ARKADAŞ: Can babanlar da yetişir değil mi?

CAN: Evet yetişirler. Sizleri de görmüş olurlar.

İKİNCİ ARKADAŞ: Can senin baban polis değil mi?

CAN: Evet evet polis.

HIRSIZ: Polis mi neee polisss ha (Yine yere düşer, yere düşmesinden kısa bir süre sonra

telefonu çalar.) Aloooooo. Anacığımmm, canım annemmm. Nasılsın. Hayırsız mı. Niye hayırsız

oluyorum anne. Sadece üç yıldır aramıyorum. Sende beni ahırda iki gün unutmuştun. Anne

niye kızıyorsun iki ile üç arasında sadece bir var. İşlerim yoğun. Biraz rahatlayayım söz iki

senede bir arayacağım seni. Aferin mi diyosun bana. En son 9 yaşındayken aferin demiştin.

Evet anneciğim seni de özledim aferini de özledim. Az önce duyduğum için aferini artık

özlemiyorum, sadece seni özlüyorum. Sen bana iş yaptırmayı mı özledin, doğrudur

anneciğim. En azından her zaman açık sözlü bir annem oldu benim. Öptüm annem ellerinden

öptüm. Güle güle! Güle güle! Ohhh be nihayet kapattı. Bi bu eksikti. Allahtan çocuklar

mutfakta beni duymadılar. Yoksa hırsız var diye bağırıp dururlardı şimdi. Neyse geçti. Geçse

ne olacak babası polissssss! Bi çare düşünmem lazım.

(Telefon çalar. Bu kez arayan hırsızın kız arkadaşıdır.)

HIRSIZ: (Telefonu açmadan önce) Bu ne ya. (Telefonu açar.) Aşkım nasılsın. Haklısın

bugün seni hiç aramadım. Çünkü çünkü ben iş görüşmesindeyim, evet yöneticilik için

başvurdum. Ne yönetimi mi pasta yönetimi. Pasta yapanları yöneteceğim. Sen de mi

başvurmak istiyorsun. Olur, tabi canım neden olmasın. Krema bölümü müdürlüğü için de alım

var galiba ama önce bir sorayım ben sana dönerim.  Hoşça kal. Öptüm. Offff. Yeter aramayın.

Ya ben işe koyulayım.

(Çuvalını açar ve etrafta değerli gördüğü şeyleri toplamaya başlar.)

HIRSIZ: Acaba salonu geri dönerler mi hemen. Bu arada pastayı bitirecekler herhalde. Eğer

bütün pastayı bitirirlerse ve ben bir parça bile yiyemezsem bir daha konuşmam valla onlarla.

Zaten terbiye görmedikleri her hallerinden belli. Acaba pasta ve hediyeleri almadan mı

çıksam. Babası da polismiş.

(Can ve iki arkadaşı salona gelirler.)

BİRİNCİ ARKADAŞ: Pasta gerçekten muhteşemdi. Benim doğum günüm için de aynı

yerden sipariş edelim pastayı Can. Telefonunu alayım senden.

İKİNCİ ARKADAŞ: Can çok şanslısın. Kendi doğum gününü çok güzel düzenledin. Ve her

şey yolunda gitti. Senin adına çok sevindim arkadaşım.

BİRİNCİ ARKADAŞ: Benim doğum günümün düzenlemesini de sana bırakacağım Can ona

göre.

(Gülüşmeler.)

CAN: Seve seve yaparım ben bu işi çok sevdim zaten

İKİNCİ ARKADAŞ: İnsan bir işi severek yapınca her şey yolunda gidiyor. Ve güzel işler

ortaya çıkıyor.

CAN: Her şeyin özü sevgi haklısın.

HIRSIZ: Bunlar ne yapıyor böyle. Arkadaşları da coştu övgü üzerine övgü. Beni

tanımadıklarından oluyor bunlar böyle. Tanısalar. Can’ı mı beni mi överler? Tabi ki de beni.

Bir doğum gününün bitmesini saatlerce beklemek kaç kişi başarabilir bunu kaç kişi sorarım!

BİRİNCİ ARKADAŞ: Can seni görmek seninle bu güzel günde birlikte olmak bizim için de

çok keyifliydi. Arkadaşım bu hediyeyi güzel günlerde kullanman dileğiyle.

(Hediyeyi alır Can. Sarılırlar. )

İKİNCİ ARKADAŞ: Bu da benim hediyem arkadaşım iyi ki senin gibi bir arkadaşımız var.

Nice yıllara. Doğum günün kutlu olsun.

(Hediyeyi alır Can. Sarılırlar. Telefon çalar. Can telefonu açar.)

CAN: Evet baba. Tamam baba. Görüşürüz baba. Az önce babam aradı arkadaşlar.

Yoldaymışlar geliyorlar.

İKİNCİ ARKADAŞ: Güzel haber.

HIRSIZ: Ne güzel haberi ya felaket. Onlar gelmeden şu hediyeleri ve pastayı, tabi kaldıysa

alıp kaçmalıyım.

İKİNCİ ARKADAŞ: Bize silahını gösterir umarım baban.

CAN: Gösterir tabi. Ama dokunmanıza izin vermez sadece.

BİRİNCİ ARKADAŞ: Haklı tabi.

CAN: Çok az kaldı. Gelmek üzereler. İsteseniz odama geçip yeni aldığım kitabı göstereyim

size. Mutlaka okumalısınız zaten. İnsan okudukça insan olduğunu fark ediyor. Gelişmek, yeni

bir şeyler öğrenmek gibisi yok.

BİRİNCİ ARKADAŞ: Harika konuştun.

İKİNCİ ARKADAŞ: Aynen.

(Sahneden çıkarlar, hırsız salona girer. Hediyeleri ve etraftaki değerli şeyleri toplamaya başlar.)

HIRSIZ: Ya baba da geliyormuş. (Seyircilere dönerek) Ne yapacağım şimdi. Ya bu

hediyeleri almadan da gitmek istemiyorum. Acele etmeliyim.

(Can’ın babası kapıyı açar ve salonu hırsızın olduğu odaya girer.)

CAN’IN BABASI: Biz geldik.

(Aynı anda Can ve arkadaşları odaya girer.)

CAN: Hoş geldin babaaaaaaaaaaaaa

(Herkes hırsızı görür.)

BABA: Dur polis eller yukarı.

HIRSIZ: Yuh be pastayı da yiyemedik. (Bayılır.)

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Copyright (c) 2024 Aysel Güney. Her Hakkı Saklıdır